ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİSİNDE EKSİK HALKA
Öğretme evrensel bir uğraştır. Öğretmen olmak kolay bir iş değildir idealist olmanın yanında büyük fedakarlıklarda gerektirir. Herkes birbirine bir şeyler öğretir.
Öğretme-Öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için öğreten ve öğrenen arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. Öğretimde amaç, öğrencilerin büyümesi ve gelişmesidir, fakat birçok öğretmen tarafından kullanılan ve okul idaresi tarafından verilen öğretme yöntemleri öğrencilerin bağımlı, gelişmemiş ve çocuksu kalmalarını sağlamaktan ileri gitmez.
HER YÖNÜYLE ÖĞRETMEN OLABİLME NEDİR?
Öğretme, açıklanabilen bir davranıştır. Öğretme, değiştirilebilen bir davranıştır. Öğretme , öğrenme işlemini yönlendirmektir . Yukarıdaki üç cümle her yönüyle öğretmen olabilmenin ne olduğu hakkında pek çok şey ifade etmektedir. Çocuklarımızı, gençlerimizi ve yetişkinlerimizi eğitecek kişilerin, bu kişilere istendik davranışları en iyi nasıl kazandırabilecekleri konusunda bilgi ev beceri sahibi olmaları gerekir. Yaş düzeyi ne olursa olsun, eğer öğrencinin profesyonel davranışlar, beceriler ve anlayışlar kazanmaları gerekiyorsa, öğretmenlerinde bu yetenek ve niteliklere sahip olmaları gerekir. Öğretmen, sadece bilgi aktarıcı olmamalıdır. Öğretmen, ahlaklı, koruyan, etkin ve bütünleştirici bir insan olmalıdır. Daha azını kabul etmemeliyiz.Öğretim açıklanabilen ve değiştirilebilen bir davranıştır.
ÖĞRETMENLER GÖZLERİ İLE GÜLÜMSEMEYİ ÖĞRENMELİ
Sevgi teması ;
Çocukların eğitiminde önemli etkisi olan faktörlerden birisi de sevgidir. Çocukta diğer duygular gibi sevgi duygusu da doğuştan vardır ancak bu duygunun geliştirilmesi sonradan ve dışarıdandır. Bunun için çocuklardaki bu duygu büyükleri tarafından iyi yönlendirilerek geliştirilmesi gerekir. Bu geliştirme büyüklerin sevgi ortamında olmalıdır. Zamanla iki taraflı sevgi iletişimi oluşturulmalıdır. Oluşturulan sevgi ortamında çocuk, istenilen ölçüde eğitilebilir. Çünkü sevgi, eğitimin itici gücüdür. Sevgi, eğitimde yararlanması gereken önemli bir husustur. Sevgisiz eğitim düşünülemez. Temelinde sevgi olmayan eğitim başarıya ulaşamaz. Sevgi faktörü öğrenmeyi kolaylaştıran en önemli unsurdur. Eğitimciler öğrencilerini sevgi dünyasında gezdirerek eğitmelidirler. Gönül kapılarını onları açık bırakmalıdırlar. Onlar bu kapıdan girerler ve öğretmenlerinin sevgi bahçelerinde istedikleri bilgi çiçeklerini sererek kolayca öğrenirler. Sevgi yoluyla girilebilen gönül kapısını öğrencilerine kapatan öğretmenin onlara üretmeye çalıştığı bilgiler taşın üzerinde ekilmiş tohumlara benzerler. Böylesi tohumlar asla çimlenmezler. Sevmediği ve koptuğu yerden öğrenmek bir yana hızla kaçarlar. Öğretmeninden korkudan dizleri titreyen bir öğrenci ona bilmediklerini nasıl sorabilir? Öğretmenin sevgisini görmeyen öğrenci onunla hangi yoldan diyalog kurabilir içinde sevgi olmayan okula öğrenci isteksiz ve zoraki gider. Bunun için bazı aileler çocuklarını okullarına göndermekte güçlük çekerler. O halde okullarda sevecen yönetici ve öğretmenlerle bir sevgi yuvası haline dönüştürülmelidir. Oraya öğrenciler severek ve koşarak gitmelidirler sevgi ile de öğrenmelidirler.
ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ ARASINDAKİ İLİŞKİ,
Açıklık: Her davranışta yapmacık değil doğal olma, maske takmama, dürüst olma.
Önemsenmek: Öğrenciye değer verme onu adam yerine koyma, oturup konuşma, ilgi göstererek öğrenciyi dinleme.
Birbirine ihtiyaç duymak: Öğrenci olmasa öğretmenin ne önemi var öğrenciye de öğretmen şarttır.
Birbirinden ayrı olmak: Gerektiğinde herkesin konumunu ve yapacağı işi bilmesi ve saygıda sevgide kusur edilmemesi hissettirilmeyen ince bir çizginin korunması.
İhtiyaçlarını karşılıklı olarak giderebilmek: Anlaşma sağlama karşılıklı gereksinimleri giderme birbirini anlamaya çalışma olumlu cevaplar verme.
Özelliklerini içerirse, iyi bir öğretmen-öğrenci ilişkisi kurulmuş demektir.
ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER:
1. Ara sıra ufak tefek disiplin olaylarını şakaya dönüştürün.
2. Eğlenceli durumlarda sınıfla birlikte gülerseniz sınıfı kontrol edemez hale gelmekten korkmayınız.
3. Öğrencinin hiç bir soru sormaksızın itaatkar davranmasının arzu edilir bir şey olmadığını biliniz.
4. Bir öğrenciyi uyarmanız gerekiyorsa bunu herkesin önünde yapmayınız.
5. Disiplin sağlamanın birçok öğretmenin iddia ettiği kadar önemli bir sorun olmadığını unutmayınız.
6. Bazen öğretmenlerin tutumu yüzünden de öğrencilerin disiplin kurallarına uymadıklarını aklınızdan çıkarmayınız.
7. Öğrencilerinizde kendi kendini disipline edebilme alışkanlığı geliştirmeye çalışınız. Kötü bir davranışın her şeyden önce kendi kişiliğine karşı bir saygısızlık olduğunu belirtiniz.
8. Unutmayınız ki öğretmenin sınıfta disiplin sağlamak için çok sert olması gerekmez.
9. Suçluyu bulamadığınız zaman tüm sınıfı cezalandırmaktan kaçınınız.
10. Disiplin problemlerine mani olmak, bir kere olduktan sonra onu düzeltmek için uğraşmaktan daha kolaydır.
11. Disiplin problemi sizi aşmadıkça başkalarına duyurmayınız.
12. Derhal önlem alınması gereken durumlarda ya da sınıfta ders yapmanız imkansızlaştığı hallerde idareye haber veriniz.
13. Sınıfta disiplini bozan bir davranış oluştuğunda tepkide bulunmadan önce biraz düşününüz.
Sevgili meslektaşlarım öğretmenliğin bir meslek değil bir yaşam biçimi olduğunu benimsediğiniz zaman tam olursunuz. Sevgi ve saygı ile ..
ÖĞRETMEN OLUNUZ ANLATICI DEĞİL...