DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
NAMIK KALKANCI
NAMIK KALKANCI
Giriş Tarihi : 23-07-2023 22:13

KABİR AZABI VAR MI?

Kabir azabı denildiğinde söylenecek o kadar şey var ki yazmakla bitmez. Ölen bir kişinin azabı hemen musalla taşında başlar. Sonra arkası asla gelmez bu uydurma azabın.

Güya ölen kişi mezara koyulup, üstü topraklanıp, kendisini defnedelerin mezarlığı terkedip gidinceye kadar öldüğünü bilmezmiş. Ne zaman ki cemaat çekilip gidince yattığı yerden kalkmaya çalışan o kişi kafası mezar ağacına değince, "Eyvah demek ki ölen kişi benmişim" diyerek ah vah etmeye başlarmış.

Sonrası zaten herkesçe bilinen şey. Münker ve Nekir isminde iki tane sorgu meleği gelip hesaba çeker. Hem de dünya hayatına dair iğneden ipliğine kadar hesabını neyi varsa hepsini tek tek sorarlar. İşte bu kabir azabı hikâyesini bilmeyen ve bu hikâyeye inanmayan yoktur içimizde. Çünkü bu insanlara hep bu şekilde anlatılıp öğretildi. Çünkü bu insanlar ata ve dedelerinden böyle öğrendiler kabir azabının ne kadar dehşetli olduğunu. Kısacası bu inanışa göre Allah haşa tam bir zalim olarak bilinip ilan edilmektedir. Ama bakın Allah ne diyor:

"Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler. (Yûnus, 44)

Şimdi gelelim Kabir azabının gerçekten olup olmadığı meselesine. Şöyle ki, Kur'an'ın yüzlerce ayetine göre değil kabir azabı, kabir hayatı diye bir şey asla söz konusu bile değildir.

Kur'an'a göre dünya hayatında olan cezalandırma ve kıyametten sonra sadece ve sadece cehennem azabı vardır. Kısacası kabir azabı ve hatta kabir hayatı diye bir şey yoktur. Sadece dünya hayatında insanlar için elbetteki birtakım azaplar söz konusudur. Yani azap sadece dünya ve ahiret hayatı için söz konusudur. Bizlerin inandığı o kabir azabı inancı sadece bir düzmeceden ibaret olan uydurma şeylerdir. Bu konuda o kadar ayet var ki saymakla bitmez. İşte o ayetlerden sadece birkaç tanesinde Allah şöyle buyurmaktadır:

"Dünya hayatında onlara azap vardır. Ahiret azabı ise daha şiddetlidir"(Râd- 34)

"Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmez" (Fussilet- 16)

"İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür"(Kalem- 33)

Yukarıda ki ayetlere göre eğer ahiret yani cehennem azabından başka bir azap olsaydı, Allah'ın elçilerinin ona karşı da kavimlerini uyarıp ikaz etmeleri gerekirdi. Görüldüğü gibi ayetlerde sadece cehennem azabından söz edilmektedir. Aşağıdaki ayette de Allah şöyle buyuruyor:

"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kıyametin kopacağı gün var ya işte o gün batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır. O gün her ümmeti diz üstü çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağırılır.( onlara şöyle denir) Bugün  yaptıklarınızla cezalandırılacaksanız"( Casiye- 27, 28)

Görüldüğü gibi bu ayetler azabı hak etmiş günah sahipleri ile müşriklerin daha önce değil, "kıyametin kopacağı gün"  hüsrana uğrayacaklarını açık bir şekilde ifade etmektedir.

Gene Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"Onlar düşünmezlermi ki,  büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o gün de âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır"( Mutaffifin-4-5-6)

Bu ayetten de şunu çok iyi anlıyoruz ki kiyamet saatinin öncesinde yani kiyamet kopmadan önce herhangi bir korku, panik, cezalandırma, sorgu, hesap ve  azap diye bir şey asla söz konusu değildir.

Deki: "Hayır! Rabbime andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz. Sonra yaptıklarınız size haber verilecektir."(Teğabun- 7)

Yukarıdaki ayette ise "Mutlaka diriltileceksiniz. Sonra yaptıklarınız size haber verilecektir" ifadesi çok önemlidir. Yani kıyamet sonrası dirilişten önce hiçbir şey yoktur. Bu konuda sadece Allah'ın ayetleri geçerli olup, toplum arasında anlatıla gelen kabir azabı inancı tamamen uydurulmuş şeylerdir.

Kur'an'ın yüzlerce ayetinde Yüce Allah, insanları  sadece ahiret hayatı ile cehennem azabından sakındırmaktadır. Bütün uyarıları hep bu yöndedir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor:

Kıyametin kopacağı gün suçlular, (dünyada) bir andan fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada haktan) işte böyle döndürülüyorlardı (Rûm, 55).

Bu ayetin verdiği mesaj şudur. Eğer kabir azabı diye bir şey olsaydı, asla zaman geçmez ve bir gün bin asır gibi olurdu. Hatta kabir azabının olmadığına dair yüzlerce ayet vardır. Bu ayetlerin hepsi sadece dünya ve ahiret hayatından bahseder. Öldükten sonra kabir hayatı ile azabından ve böyle bir süreçten kesinlikle söz dahi etmez.

"Sonra (ey insanlar) siz bunun ardından muhakkak öleceksiniz. Sonra yine muhakkak siz, kıyamet gününde (tekrar) diriltileceksiniz." (Mü'minûn, 15-16)

Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi "ölmek ve dirilmek var"  öldükten sonra kıyamet sonrası dirilinceye kadar olan zaman sürecinde ne kabir hayatına ne de kabir azabına dair bir şeyden asla söz edilmemektedir.

İnsanların, "Neden ahiret ve cehennem azabını anlatan yüzlerce ayete mukabil olarak bir tane dahi kabir azabını anlatan ayet yoktur" diye düşünmesi gerekir. Aslında cehennem azabının Kur'an'da bu derece geniş ve kapsamlı anlatılmasının sebebi bu azabın ne kadar ciddi olduğunu ortaya koyup insanları bu konuda uyarmak içindir.

"... Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar,  (ateşe nasıl sabredecekler"(Bakara -175)

Yukarıdaki Ayette görüldüğü gibi Allah'ın mesajı cehennem azabının ne kadar ciddi olduğunun önemsenmesi meselesi üzerinedir.

Kısacası eğer kabir azabı diye bir şey olsaydı bu konuya ışık tutup aydınlatacak mutlaka ayet veya ayetlerin olması gerekirdi.

Allah'ın kitabında her konu hakkında ayrıntılı birçok açıklamalar yer alırken kabir azabı hakkında en ufak bir işaretin dahi bulunmaması kabir azabının olmadığının açık bir göstergesidir.

Ayrıca Ashab-ı Kehf'in mağarada üçyüz dokuz yıl kaldıktan sonra uyandırılmalarının hikmet ve sebebi de öldükten sonra dirilmenin ve kabirde pek kısa bir zaman kalınacağının en büyük delilidir. Yüce Allah Kuran'da boşu boşuna bu konudan bahsetmemiştir. Bunun sebebi hikmeti de öldükten sonra dirilme meselesine açıklık getirmesidir.

Özet olarak, zaman mefhumu dünya hayatında yaşayanlar için vardır. Kabirde zaman diye bir şey söz konusu değildir. Bu dünya hayatımızda olduğu gibi, işlenilen bir suç hakim huzuruna çıkmadan, delillerle  muhakeme olunup işlenilen suç ispat edilmeden asla cezalandırma olmaz.

Ayrıca bizim bir gecelik uykumuz kabir hayatı ve uykusundan daha çok uzundur. Ölen her insan hangi zamanda ölmüş olursa olsun kabirde çok kısa bir zaman dilimi kaldığını zannedecektir. Zaten akabinde de kıyamet kopacaktır.

Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.

Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler."

(Yâsîn, 51-52)

Yukarıdaki ayetler bu konuyu herkesin rahat anlayabileceği bir şekilde açıklamıştır. Yasin süresi 52. ayetinde geçen "...Eyvah eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı?" cümlesi gerçekten çok dikkat çekicidir. Eğer kabir azabı olmuş olsaydı, "bizi kabrimizden kim kaldırdı?" demezlerdi. Ayrıca azap gördüklerinin bilincinde olurlardı.

Kabir azabının var olduğunu iddia edenlerin dayandıkları tek ayeti kerime şudur.

"Onlar sabah akşam ateşe arz olunurlar. Kıyametin kopacağı gün de Firavun ailesini azabın en çetinine sokun denilecek" (Mümin-46)

Firavun ve ailesi hakkında olan bu ayet Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü esas alınarak şu ayetlerle birlikte değerlendirilmesi gerekir.

"Andolsun ki Musa'yı da ayetlerimizle ve apaçık delille Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar Firavun'un emrine uydular. Oysa Firavun'un emri doğru değildi.

Bu ayette Firavun'un kıyamet gününde kavminin  önüne düşerek ve onları çekip ateşe götüreceği vurgulanmaktadır.

Dolayısıyla Mümin süresinin 46. ayetinde zikredilen "sabah akşam ateşe arzolunmak"  kabir azabı değil, peşlerine takılan lanet, beddua, kötü anılma, Musa (a.s) ın onları sabah akşam uyarması, kalplerindeki ızdırap ve işkence meselesidir.

Şunu çok iyi bilmeliyiz ki kabir azabının varlığında ısrar edenlerin İslam'dan, Kur'an'ın hikmetinden, bağlam ve bütünlüğünden asla haberleri yoktur. Bu konuda mahrum kalmış kişilerdir. Meseleye önyargı ile yaklaşan birine, Kur'an'dan bahsetmek onlar için bir zulüm teşkil eder. Şu gerçeği hiç unutmayalım ki Kur'an kendisiyle birlikte hiç bir ortak ve rakip kabul etmez.

Hal böyle olunca da o Kur'an dünyevi ve uhrevi hayat ile ilgili herşeyi açıklamıştır. Hiç bir şeyi eksik bırakmamıştır. O Kur'an sadece dünya ve ahiret hayatı ile cehennem azabından bahseder. Kabir hayatı ve azabına dair Kur'an'da hiç bir emare yoktur. Hiç bir ayet bu konuya zerre kadar vurgu yapmamıştır.

Bu nedenledir ki, bize anlatıldığı gibi kabir hayatı ve azabı diye bir şey kesinlikle yoktur.

NELER SÖYLENDİ?
@
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3287
  • 2FENERBAHÇE3285
  • 3TRABZONSPOR3252
  • 4BEŞİKTAŞ3351
  • 5ÇAYKUR RİZESPOR3248
  • 6RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3246
  • 7KASIMPAŞA3246
  • 8EMS YAPI SİVASSPOR3244
  • 9BITEXEN ANTALYASPOR3242
  • 10CORENDON ALANYASPOR3242
  • 11YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3240
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3238
  • 13MKE ANKARAGÜCÜ3337
  • 14MONDİHOME KAYSERİSPOR3237
  • 15TÜMOSAN KONYASPOR3236
  • 16ATAKAŞ HATAYSPOR3233
  • 17GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3231
  • 18VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3230
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3230
  • 20İSTANBULSPOR3216
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA
islami sohbet müzik indir dini sohbet sohbet smok