Büyük futbol şöleni Katar 2022 dünya kupası sona erdi. Ancak şüphe ve tartışma götürmeyen husus nicelik ve nitelik açısından diğerlerinden daha fazla kazanan Katar devleti ile İslam oldu.
FIFA Başkanının; “Katar’ın Dünya Kupası tarihinin tüm standartlarda en iyisi olduğuna” bizzat tanıklık etmesi yeterlidir.
Katar Siyasi Olarak Kazandı. Bilgelikle ve sofistike şekilde tüm saldırıları, engelleri ve bu organizasyonu yapabileceği yönündeki şüpheleri bertaraf etti. Katar bu dünya kupasını İslam kupası yapmakta başarılı oldu. Birçok Müslüman davetçi, âlim ve düşünüre alan açtı ve fırsatlar verdi. Binlerce gönüllü genci kupa seyircisiyle doğrudan temas kurmaya, İslâm’ı tanıtmaya ve sorularını yanıtlamaya farklı dillerle seferber etti. Bu vesileyle ve aynı amaç için sayısız afişler ve yayınlar hazırladı. Taraftarların sevinç ve aktivitelerini tamamlamak için alışkanlık hâline getirdikleri statlarda, çevresinde ve yakınında alkol satımı ve dolaşımını/tüketimini yasakladı. Çoğu erkek ve kadın Batılı taraftar Katar’da gerçek futbol sevincine şahit olduklarını, sarhoş olmaksızın, kargaşa, taciz, kavga ve gürültü yaşamaksızın tadını çıkardıklarını anladılar. Hiçbir etkiye maruz kalmadan Müslümanlarla yüz yüze gelen Batılılar, “vahşi İslam” söyleminin bir algı olduğunu anladılar.
Fas’ın parlak başarılarının bunda büyük etkisi oldu. Fas takımı İslâmî değerlerin ve ilkelerin ortaya konulmasına güçlü şekilde katkıda bulundu ve güçlendirdi. Fas takımı eliyle ailenin değeri yükseldi. Çoğu Batılı, bu yüce ve basit İslâmî dersi kavradı ve İslâm’ın kendilerine ve insanlığa başka bir dinde bulamayacakları dersi sunabileceğini anladılar. “Bineklerinizin bakımını iyi yapın, kıyafetlerinizi düzeltin. Yüzdeki bir ben nasıl dikkat çekerse, siz de onun gibi insanlar içinde gözde olun”.
Fas’ın yarı finale kadar çıkışı müthiş destek gördü. Faslı futbolcular her secdeye gittiklerinde onlarla beraber tüm Müslümanlar da esasında cari sisteme bir isyan ruhu geliştirdiler. Fakat bu bilincin iradeye evrilmesi için siyasal alanın devreye girmesi, devletlerin ve idarecilerin öncülük etmesi gerekir.
Türkiye’de bazı kesimler en çok da Katar’ın içki konusundaki bu kararlılığına tepki gösterdi. İçki içilmemesi, eşcinselliği çağrıştıran simgelerin ve gösterilerin sergilenmemesi konusundaki tutarlılık cari küresel kültür ve özellikle Türkiye’deki laik-seküler distribütörleri rahatsız etti. Klasik “kendi inancını yaşayacaksan yaşa, milletin içkisine, eşcinselliğine karışma” söylemlinden İslami davranışa saygı duymayı kendilerine yediremediler.
Futbol tarihin belki de en olaysız, en temiz, en huzurlu ve yalnız futbolun öne çıktığı turnuvasında; ikramların yanı sıra İslâm’ı anlatmak için de yoğun çaba harcadılar. Seçkin vaizler, camilerde, stat çevresindeki bürolarda, kültür merkezlerinde ülkeye gelen gayrimüslimlere dini anlattı, hazırlanan broşürleri, kitapçıkları takdim etti. Her taraftaki afişlerde ayetler ve hadislere yer verilerek genellikle tebliğin ruhuna uygun etkili komşuluk, güzel ahlak, saygı, sevgi, şiddet karşıtlığı gibi konulara yer verildi.
Turnuvanın kış aylarında düzenlenmesiyle, Avrupalı seyirciler kış mevsiminde yaz mevsimini yaşamanın zevkini çıkardılar.
Bu turnuvada futbol adeta mazlumun silahı oldu.
Tüm merkez dışındakiler kendilerini harici sahada göstermeye çalışırlar ve futbol bunların başında yer alıyor.
Yalnız Türkiye’de değil dünyada da Müslüman ülkelerin ötesinde tüm ezilmiş, geri kalmış Asya, Afrika, Güney Amerika ülkelerinin Avrupa ile oynadıkları maçlar kolonyal dünyadaki “kurtuluş savaşları” ile bir tutulup anlamlandırılarak izlenir. Bu toptan destek, Katar dünya kupasında da meydana geldi. TBMM’de seçilmiş zevat Fas için TV başında tempo tuttu
Fas’ın, Suudi Arabistan’ın, hatta Japonların, aslında yapabilseler dinî mensubiyetine bakılmaksızın tüm Afrika ve Güney Amerika ülkelerinin başarısı aynı zamanda emperyalizmin yenilgisi, Avrupa’nın geride bırakılması, İspanyol, Portekiz, İngiltere, Alman, Fransız, Belçika sömürgeciliklerinden intikam alınması şeklinde anlamlandırılıyor. Özellikle her golden sonra secdeye kapanan Faslılar, İslâm’ın remzi olarak tüm Müslümanları ekran başında aynı inanç etrafında “millet” yaptı.
Günümüzde futbolu sadece spor olarak değerlendirmek yeterli olmasa gerek.