Geldik gidiyoruz,
Şen olasın şehr-i ramazan
Ilık bir nisan güneşi iliklerime kadar ısıtıyor. Böyle günler yağmurlu günlerin hafif puslu ve soğuk havasından sonra az da olsa mesut ediyor beni.
Ama memleketimin puslu havası üzüyor, kahrediyor.
Herkes toplanmış; Hediye abla, Fatma nina, Asiye abla, Emoş bibi, nenem, dedem, Abdullah amca, Alo dayı, İsmail amca ve de huysuz Sait amca.
Nenem Fatma, çorba, iç pilav, salata, kaburga dolma, yayık ayranı, dolanger (burma tatlı) ve ramazan şerbetinden oluşan mükellef bir yer sofrası hazırlamış…
Bir sohbet ki değme gitsin…
“Ali ağa bu sene koyun, keçi fiyatı nedir?” diye soran İsmail amcaya dedem “İsmail efendi koyun 20 lira, çebiç 17.5 lira” deyince İsmail amca,
“Gavurma zamanı yağlaştı, iki çebiç bana ayır” dedem olur anlamında başını salladı ve “Ne zaman?” diye sordu. “Haftaya” cevabı üzerine “Peki” dedi ve Abdullah amcaya “Ağa artığ yorulmadın mı uzağta olmaktan, dönmeyi düşün mimisin?” deyince,
“Hele biraz daha, kızların eğitimi nihayete ermedi. Biraz daha…”
“Çay hazır ağalar, kıtlama mı içeceksiz yoğsam toz şekerle mi?”
“Fatma ğanım sen demliği getir, biz hallederiz” diye Sait Ağa’nın sesi duyuldu.
Kadın ve erkekler bir arada güzel bir sohbete başlamışlardı iftar sonrasında…
Daha sahura çok vardı…
Emoş bibi geçmiş yaşanmışlıkları bir hikâye tadında anlatıyordu…
Soba üzerinde demlenen çayın yanında buğday ve karpuz çekirdeğinden kavurga yapılıyor ve servis ediliyordu.
Yatsılıklar çıkarılmış tabaklarda hazır bekletiliyor, orcik, bastığ, kara-kırmızı üzüm kurusu, tut kermesi, ceviz ve badem.
Ne çok zenginmişiz meğer…
Damlarımız çatısızdı, fakat bahçelerimiz meyveli.
“Yerli malı halkın malı herkes bundan kullanmalı” sloganımızdı…
Azdı paramız fakat değerliydi…
Değerli olan sadece paramız mı, insanımız çok değerliydi…
Kadınlarımız, eli ayağı öpülesi kadınlarımız…
Saygındılar ve saygı uyandırıyorlardı…
Bugünkü çirkin anlayışla siyasi çıkar uğruna yok sayılmayan kadınlarımız.
Onun için bugünü yazmak dert yüklemekten başka işe yarar mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Ramazan davulcusunun coşkun sahur resitali ve bu coşkuya ortak halaya durmuş mahallenin gençlerinin sevinci.
KEDERİMİ DAĞITMAKTAN UZAK…