Geçtiğimiz günlerde bir kardeşimizin cenazesi nedeniyle Hankendi’ne gittik. Bir ara mezar taşlarında isimleri yazılı dostlarımı aradım.
Kimleri görmedim ki…
Ne canlar yatıyordu bu kabristan da.
İnce bir yoldan geçtim sağı solu mezarlık,
Her kabirde bir fidan oluvermiş ormanlık.
Rabbim cümlesine rahmet eylesin. Mekânları cennet ruhları şad olsun.
*
Hankendi denilince insanlarımız sıradan bir yerleşim merkezi diyebilirler ama benim için Hankendi bir nahiyeden ve bir beldeden öte bir eğitim ve öğretim kurumudur. Medeniyetin geçtiği bir güzergâhtır.
Batıdan gelen her insan için Elazığ’a giriş kapısıdır.
Hankendi Nahiyesine bağlı köylerde okul, cami yok iken burada bunların en alası vardı. Bu yüzden bizler defteri kalemi tanımazken orada hâkimler, savcılar, mühendisler, paşalar, öğretmenler yetişti.
İşte bu yüzden Hankendi bizler için erişilmezdi.
Hankendi gürül gürül akan çeşmeleri ile verimli ve dümdüz arazileri ile tadına doyulmayan üzüm bağları ile Elazığ’ın en güzide yerlerinden birisiydi.
Birisiydi diyorum çünkü Hankendi’nin bir talihsizliği var ki oda eğitimli ve önemli makamları işgal etmiş şahsiyetlerin doğup büyüdükleri bu güzel beldeye bir daha geri gelmemeleri idi.
Yani bu Nahiye’den gidenler asla ve asla geri gelmiyorlardı.
1952 veya 1953 yıllarında yarım dönem Hankendi İlkokulunda öğrencilikte yaptım. Yetmiş senedir gönlümde yaşattığım arkadaş ve dostlar edindim.
1980’lerde bu beldede lise açıldı.
*
İsterseniz 1940 veya 1950’lere dönelim.
Hankendi bir nahiye idi.
O zamanın şartlarında okulu, camisi, sağlık ocağı, jandarma karakolu mevcuttu.
Buradan bizim köylerimize gelen bir çift jandarma krallar gibi karşılanırdı.
Bağlı köylerde bir arazi anlaşmazlığı olduğunda Hankendi nahiye müdürünün tespit ve kararları Yargıtay içtihadı gibiydi.
Elbette ki böyle bir yerde okuma yazma oranı fazla olacaktı.
Bu yöredeki köylerde kamyon ve traktör gibi araçların olmadığı dönemlerde bu köyde üç tane otobüs vardı. Bunlar Elazığ-Yolçatı arasında günün her saatinde yolcu taşırlardı.
Cennetmekân Rüştü Gür, Şükrü Kıyak, Cevdet ve Mustafa Çakmak az derdimi çekmediler.
*
Hankendi bir zamanlar benim köyüm Lotoğlu (Gökçe) köyü dâhil onlarca köyün bağlı bulunduğu bir nahiye konumundaydı.
Bilahare belediye statüsüne aldılar.
Sonradan nüfus yetersizliği sebebiyle yeniden köy statüsüne geçirildi.
Bu karar bu köyün en büyük talihsizliği idi.
Son günlerde alınan bir karar ise gönüllerimize su serpmeye yetti de artı bile. Çünkü bu güzelim yer için mahalle olma kararı aldılar.
Bu kararı alanlara, yardımı dokunanlara minnettarım.
*
Okul arkadaşım rahmetli Hanife Töre ile Nihat ve Avni Keskin bu beldenin başarılı belediye başkanlıklarını yapan isimlerdi.
Bunlar zamanında Hankendi’nin çehresi değişti.
Parklar yapıldı, yollar yapıldı, şehirde olan her şey burada da yapılmaya başladı.
Yazdıklarımı özetleyecek olursam Hankendi Elazığ’ın en güzide mahallelerinden birisi olma yolundadır.
Bu da bu köyün hakkıdır.
Çünkü düm düz arazisinin verimliliği, şehre yakınlığı, insanlarının yüzde yüzünün eğitimli olması her yere nasip olmayan bir özelliktir.
Ve buraya sahip çıkmakta her Hankendili’nin hatta her Elazığlının en asli görevlerinden birisidir.
Elinizdeki bu gazetenin imtiyaz sahibi Mustafa Doğan bile Hankendi’nin yetiştirdiği güzel evlatlarından birisidir.
Zaten bu yerin havasından mı suyundan mı bilinmez ama bu köyde öylesine değerli insanlar gelip geçti ki onları unutmak mümkün değil.
Selam olsun bu güzel beldemin güzel insanlarına.
*///*