DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
NEVZAT ÜLGER
NEVZAT ÜLGER
Giriş Tarihi : 23-10-2023 08:27

VAHDET-İ VÜCUD VE PANTEİZM

Kilisenin din anlayışında, Âdem ve Havva’ya atfen; işlenen  “İlk günah”, metafizik bir varlık olan insanı, ulvi bir âlemden süfli olan fiziki bir dünyaya göndererek bir düşüşe neden olmuştu. Böylece Hıristiyanlık, insanın ve dünyanın niçin yaratılmıştır sorusunu paranteze alarak, her doğan insanı günahkâr ve dünyayı da temiz olmayan bir varlık olarak topluma lanse etmişti.  Bu düşünce tarzından da kilise olarak bildiğimiz, günahları affetme yetkisinde, cennet için tapu senedi (Endülijans Kâğıdı) satan, daha çok “dünyevi bir kurum” ve “ruhbanlık” ortaya çıkmıştır.

Batı medeniyeti, Hıristiyanlık düşüncesinin dünyayı talip olunacak bir yer olarak görmemesinden dolayı, Batılı mantık önce dünyanın meşrulaştırılması ile işe başlamıştır. Geldiği nokta itibariyle; “Bu dünya meşru bir varlık alanıdır, lanetlenmiş değildir ve yaşanmaya değerdir. Bu dünya hayatı sorunludur, sonludur, insanlar ölümlüdür ancak insanlık kalıcıdır” mantalitesine oturmuştur.

İkinci adımda; her şeyin tek bir cevherden kaynaklandığını savunan “monizm” düşüncesini ortaya koydu. Özellikle Hıristiyanlıktaki Ortodoks mezhebinin benimsediği pek çok görüşü reddetmekle işe başladı. Duygu ve vahiy konusunda; “gerçeğe ulaşmanın bunlarla hiçbir ilgisi yoktur” diyerek bunun bir aldanma olduğunu ileri sürdü. Sonsuz uzayda, tüm fenomenlere neden olan güçlerin toplamı aynıdır diyerek buharın potansiyel enerjisinin mekanik hareketin kinetik veya fiili enerjisine dönüşmesini de dünyadaki hayatın tüm o görkemli panoramanın güneş ışığının dönüşmüş hali olduğunu da monizm düşüncesi üzerinden açıkladı. Teknik bilimlerin göz alıcı ilerleyişi sonrası, farklı fiziksel güçlerin birbirine dönüşümünün nasıl mümkün olduğunu anlatarak ısı kütlesel harekete dönüşebilir, ışığa veya sese, daha sonra elektriğe ve daha sonra başka bir şeye dönüşebilir dedi. Yaşayan enerjinin hiçbir partikülü yok olmaz; hiçbir partikül yoktan yaratılmaz diye ekledi. Koyu bir determinizm anlayışı nüksetti.  Astronomi, jeoloji, fizik ve kimya içinde bugün bir “ahlaki düzen” veya “her şeyi bilgelikle ve akılcı biçimde düzenleyen” kişisel bir Tanrı motifi üzerinden, aynı şey tüm biyoloji alanı, organik doğanın tüm yapısı ve tarihi için de söylenmelidir diyerek insan-tanrı merkezli bir tasarım ortaya koydu.

Batılı anlayış bu izahlarının ardından Panteizm anlayışına geçti. Panteizm ya da tüm tanrıcılık anlayışında; her şeyi kapsayan bir Tanrı'nın, Evren'in ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşü esastır. Panteizm, genellikle monizm ile ilişkili bir kavramdır. Panteizmin bir tür ateizm olduğu Alman romantikleri arasında bile tartışılmıştır.

Bizde; Prof. H. Z. Ülken “Allah’ın tabiata içkin kabul edilişini panteizm, tabiata aşkın oluşunu ise panenteizm” olarak birbirinden ayırır.  Ülken, İbni Arabi’de “ben ondayım” ifadesinin olduğunu söylerken, Mahir İz de “Heme ust yerine, Heme ez ust” (Ne varsa odur yerine, ne varsa ondandır) ifadesine yer verir. Hilmi Yavuz da; Hallacı Mansur'un “Enel hak” kavramını “Ben hakikat’im” diye anlamak gerektiğini söyleyerek, Hak ve hakikat” sözcüklerinin anlamlarının farklı iki sözcük olduğuna dikkat çekerek, Allah'a göndermeyi anlamlandırmada yeni bir pencere açmakta, “Enel hak” konumunu “İnsan-ı kâmil” olarak görmektedir. Abdulbaki Gölpınarlı da; “Tasavvuf tamamlandı mı, münafıklık başlar, gerçek sufi, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, insanın gönlüne gelmeyen şeyleri görür, duyar, anlar; fakat insanlara, hallerine uygun, anlayışlarına uygun sözler söyler, gönlündekini gizler. Çünkü anladığını söylerse öldürürler onu mutlaka, artık nasıl olur da münafık olmaz” diyerek söylenen abartılı sözleri anlayışla karşılar.  (Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin, Eti Y. 1966, İst.)

Panteizm anlayışında her şey Tanrıdır. Evren, insan ayrımı olmaksızın Tanrı her şeydir. Panteistlere göre evrende gerçekleşen hareketler de Tanrı'nın hareketlerinden ibarettir. Hülasa Batı, ikinci adım olarak “Monist dünya” algısına vurgu yapar. Yaratıcıyı dinlenmeye alarak ortada yalnız “insan”, hatta “tanrı-insan” anlayışını topluma kabul ettirir.

Burada özellikle Muhiddin-i Arabî tarafından sistematize edilen “Vahdet-i Vücut” anlayışına da bir dokunuşta bulunabiliriz.

Muhittin-i Arabî’yi anlamak bakımından can alıcı nokta zannederim “İlahlık” ve “Rablık” kavramları arasındaki ayırımdır. Allah, “Alemlerin Rabbidir". Yani Müslüman veya kafir olması arasında fark olmaksızın Allah âlemlerin rabbidir ve bütün yaratıkların rızıklarını verir. Halbuki ilahlık Müslümanlara ve müminlere şamildir. Bundan dolayı ibadetler Allah adıyla, istekler ise Rabb adıyla yapılır.

Bilindiği gibi Allah'ın kevni kanunları (Tabiat kanunları) vardır. Bunların kabulü veya reddi insanı dinden çıkarmaz veya dine dahil etmez. Bu kanunlar Rablık ile ilgili olup Müslüman veya kâfire göre farklılık göstermez.

Allah’ın bir de İlahlığını açığa çıkaracak olan şer’i kanunları vardır. Dinde şer’i kanunlarla insanlara teklifler sunulmuştur. Kabul veya reddetmek insana aittir. İnsan bu teklifleri kabul ederse Müslüman, kabul etmezse kafir olur. Yani insan, dini kanunlara uymadığı için kâfir olur, yoksa kevni kanunlara uymadığı için değil. İşte Muhiddin-i Arabi Allah’n Rablık sıfatını öne çıkararak, varlıkların görünen yapısındaki çokluğa rağmen, hepsi tek bir varlığı işaret eder demektedir. “La mevcuda illa hu: Allah’tan başka varlık yoktur.” cümlesi sayı anlamında değil, keyfiyet anlamında “Bir” demektir. Yani (Allah’ta) yok olma olumsuzluk anlamında değil, esasen Allah’ta var olma demektir. İnce nokta, bu varoluş Allah’ın dış âlemde var olmasını gerektirir denirse, işte buna “Vahdet-i Vücutçuluk” değil, panteizm denir. Vahdet-i Vücut’da; Allah’ın dışındakiler Allah’a tabi oldukları halde, Panteizm’de yaratıcı masivaya tabidir ve edilgendir. Çokluk duyularımızda meydana gelir, oysa bu çeşitliliğin altında “mutlak hakikat” vardır. Buradaki yaratıcının vasfı etkendir ve her anda bir şandadır.

Tasavvufi düşünce İbni Arabi’den önce riyazete ve amele büyük önem verirken, İbni Arabi’den sonra “İslam Düşünce Yapısı”nı oluşturan felsefe ve kelamın yanında üçüncü bir ana kaynak (yol) olarak öne çıkmıştır. Yani Muhiddin-i Arabi; tasavvuf sistematiğini metafizik düşünce ile birleştirerek tasavvufu felsefeye yaklaştırmıştır. Bu tarihten sonra İslam'ın düşünce kaynakları; Kelam, Felsefe ve Tasavvuf olarak sıralanmıştır.

Batı, üçüncü adımını günümüzde tamamlamaya çalışarak adına; dünya hâkimiyeti adını veriyor. Yani önce “eşyaya hâkim olmak” fikriyle işe başladı ama geldiği noktada “dünya hâkimiyeti” düşüncesinin örgülerini nakşediyor. Bunun adına da “dünyevileşme” adına sekülerizm diyor. Parolası; “en güçlü olanın hayatta kalması” repliğidir. Kilit argümanı önce sanayileşme idi, şimdilerde ‘siyasi-kültürel dünya hâkimiyeti’ hedefidir.

 

NELER SÖYLENDİ?
@
NEVZAT ÜLGER

NEVZAT ÜLGER

DİĞER YAZILARI “İŞARATÜ’L İCAZ” ÜZERİNDEN CHP REDDİ MİRAS YAPAR MI?         YEREL SEÇİMLERDEN NE BEKLİYORUZ? KRİZLER BİLEREK(Mİ) ÇIKARILIYOR ETSO’YA ÇAĞRIMIZ VE BEKLENTİMİZ DİYANETE ÇALIŞANLARINDAN UYARI! SEÇİME GİDİYORUZ-SAVAŞA DEĞİL TEHLİKELİ BİR PROJE; EVANJELİZM HARPUT VE ELAZIĞ ÜZERİNE SEKİZ ESER DEĞİŞEN DÜNYADA TÜRKİYE’NİN AVANTAJLARI YEREL YÖNETİCİLER YEREL KALKINMAYI BAŞARABİLİRLER ATATÜRK’ÜN İLTİFATINA MUHATAP BİR İSİM İSMAİL HAKKI OKDAY EDEBİYAT MI DAHA ETKİLİ- SİYASET Mİ? BEŞİ BİR YERDE DEMİREL-ÖZAL-ERBAKAN SİYASET VE KAYITDIŞILIK TÜRKİYE’DE DİNDARLIK ALGISI FARKLILAŞIYOR BİRKAÇ OLAYLA EKONOMİ ANLATIMI KENT KONSEYİ VE STK’LAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ 100 YAŞINDA “NİCE YÜZYILLARA” CHP KURULTAYININ ARDINDAN “HANS’IN ANLADIĞINI HASAN DA ANLAMALI” Hz. ÂDEM NE İSE BİZ DE OYUZ AK PARTİ 4. BÜYÜK KONGRESİNİN ARDINDAN MERKEZ SAĞ VE TARTIŞILAN MUHAFAZAKÂRLIK VOLTAİRE, DİDEROT VE RUS ÇARİÇESİ  (İLGİNÇ BİR ANEKTOD)   G20 VE TÜRKİYE DÜNYANIN YENİ PATRONLARI KİM? SEÇİMLERDE MİLLİYETÇİ OYLAR  KUR’AN YAKMA EYLEMİ VE DİN KARŞITLARI BU MAKALEYİ HERKES OKUMALI (SÜLEYMAN DEMİREL PENCERESİ) ENFLASYON DEĞİL AHTAPOT MÜBAREK MİGROS İÇKİ SATAMAZ (MI?) DÜNYA YENİDEN ŞEKİLLENİRKEN TÜRKİYE ÇOK YÖNLÜ OLUYOR   TÜRKİYE “OYUN KURUCU” ÜLKE       HAZİNE GÜÇLÜ İSE DARBE OLMAZ BELEDİYE BAŞKANI MI OLMAK İSTİYORSUNUZ? EKONOMİZM YAPMADAN EKONOMİ KONUŞMAK SİSTEM VE REJİM BİR POLEMİĞİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ YENİ KABİNEDEN PROFİLLER MİLLET İTTİFAKI NEDEN KAYBETTİ? CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNİN ARDINDAN İKİNCİ TUR CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ VE BEKLENTİLER ŞEHİR KİMLİĞİNİ KAYBETMESİN 2. YÜZYILIN SEÇİMLERİ TOPLUMUN SİYASİLERDEN BEKLENTİLERİ KİM HANGİ İSİM  ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYOR? BİLGİ KAYNAĞI OLARAK TASAVVUF SİYASETTE YENİ YAPILANMALAR PARTİLER SEÇİME PROJELERLE GİTMELİ DÜNYA YENİDEN RESETLENİYOR 14 MAYIS 2023 ERKEN SEÇİMİ RESETLENEN YENİ TÜRKİYE DEVLETİN DİNİ VE MEDENİYET DÜŞÜNÜYOR MUYUZ? DEPREMLERLE YAŞAMAK SANAYİLEŞME VE KALKINMA HİKAYESİ “MESNEVİ OKUYUP BULGUR AŞI YEMEK” VEKALET SAVAŞININ YENİ ADI: UKRAYNA KATAR DÜNYA KUPASI VE ÇIKARIMLAR KAPİTALİZM ÜZERİNDEN İRONİ KALKINMA VE İSLAM ÜLKELERİ ÜZERİNE HARPUT’U YENİDEN DÜŞÜNMEK ÜLKELER HANGİ SİSTEMLE YÖNETİLİYOR? POTANSİYELİMİZ VE GELECEĞİMİZ
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3081
  • 2FENERBAHÇE3079
  • 3TRABZONSPOR3049
  • 4BEŞİKTAŞ3046
  • 5KASIMPAŞA3043
  • 6RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3042
  • 7ÇAYKUR RİZESPOR3042
  • 8BITEXEN ANTALYASPOR3041
  • 9YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3039
  • 10CORENDON ALANYASPOR3039
  • 11EMS YAPI SİVASSPOR3038
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3036
  • 13MONDİHOME KAYSERİSPOR3036
  • 14MKE ANKARAGÜCÜ3033
  • 15ATAKAŞ HATAYSPOR3033
  • 16TÜMOSAN KONYASPOR3033
  • 17GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3031
  • 18VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3030
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3029
  • 20İSTANBULSPOR3013
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA