TEKNOLOJİK SOMUTTAN SOYUTA GEÇERKEN

İnternet, İnter (arasında) ve net (ağ) kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Bu da “Ağlar arasında” anlamına gelmektedir.İnternet tüm kısıtlama ve sınırlardan bağımsız, merkezi kontrol dışında işlev gösteren ve bilgisayarların bir ağ dâhilinde birbiri ile bağlantıda olmasını sağlayan bir iletişim ağı olarak nitelendirilir.

WEB, internet üzerindeki servislerden birisidir. İnternet üzerinde yazı, grafik, resim, ses ve hareketli görüntülerden oluşan dökümanları uzaktaki bilgisayarlara iletir. 
WEB1.0, WEB2.0, WEB3.0, gelişimlerinin ardından 
WEB 4.0 ‘ın çağına girerken fiziki sunucular tamamen tarih oluyor. Yerini bulut sistemi ve sanal sunucular alıyor. Web 3.0′la beraber artık bir dökümanın sadece içerdiği kelimeler değil, aynı zamanda içerdiği “anlam” da anlaşılabilecek. Bu sayede arama motorları daha akıllı olacak, bizim aslında ne aramak istediğimizi, web sayfasının da aslında ne anlatmak istediğini anlam olarak da anlayabilecek. Örneğin, Google üzerinde karşılaştığımız bireyselleştirilmiş arama sonuçları bu teknolojinin bir sonucu. Artık X kişisi ile Y kişisi arama motorlarında “yemek” kelimesini arattığında aynı sonuçları almıyor. Çünkü bu tip siteler sizin web geçmişinizi analiz ederek yani internette bıraktığınız izlerden yola çıkarak, sizlere uygun arama sonuçları getiriyor. Bu konu daha önce anlattığımızBüyük Veri konusu ile alakalı olarak insanları ilgi ve tıklamalarına yönelik verilerin birikip kişiye özel arama sonuçları sağlanmasıdır. Bu hem iyi hemde tehlikelidir. Lakin tehlikesini önlemek için internette anonim olarak dolaşmak en doğrusudur. Kimlik ve şahsi bilgiler, hesaplar olmadan kullanılmalıdır.
Bu kısa tanımların gölgesinde gelmek istediğim konu hayatımızın somuttan soyuta doğru ilerlemesidir. Kullandığımız teknolojiler dahil olmak üzere artık herşey soyutlaşmaktadır. Bu soyutluk ve kullanılan teknolojinin aslında sizin yerinize herşeyi arkaplanda araştırıp analiz edip önümüze sunması insanlarda tembellik etkilerini arttırmıştır. Bu tembellik etkileri ise çoğunlukla ; Obeziteye, araştırma ve sorgulama yoksunu bir toplum, kelime dağarcığı daralan nesiller (konuşma ve kendini anlatma yoksunluğu), kişilik ve karakter bozukluklarına yol açmıştır. Bu durum kontrolsüz kullanım kaynaklıdır. 
Bu teknolojik gelişmenin farklı global tehlikleri de mevcuttur. Bu durum siz bir üst düzey silah ürettiğinizde karşı rakibinizin o silah için savunma sistemi üretmesine benzer. Çağın problemlerinden olan siber saldırı ve dosya şifreleme dolandırıcılıkları artık devletler seviyesindedir. Evet, yıl 2022 olmasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti devletine bağlı bir Bakanlık siber saldırı sonucu sunucuları şifrelenerek fidye ödemeleri ve tehditlerine maruz kalabiliyor. Bu durumlar ise Bilgi güvenliği ve Siber Suçlar kavramlarını ve teknolojisini doğuruyor.
Lakin hep Devletler ve yöneticileri yorumlamak, eleştirmek, anlamak yerine tabana yöneldiğimizde ise karşımıza araştırma, sorgulama ve öğrenme yoksunu bir halk ile karşılaşıyoruz. İnternet kullanımı 25 yaş üzeri kitlenin hakim olduğu algısı oluşturulsada gerçekte 3-25 yaş arası kitlenin İnternet kullanım hakimiyeti olduğu ortadadır. Artık 3-25 yaş arası bir kitle oluşturulmuş ve bu kitle tüm internet faaliyetlerinin öncelikli hedef kitlesihaline gelmiştir. Aslında amaçlarının bu olduğu yani 25 yaş üzeri insanlar bu insanların neyi kullanıp neyi tercih ettiği devletler arası bu tarz denge savaşlarında önemli değildir. Hedef 3-25 yaş arasıdır çünkü 3-25 yaş arası bir milletin geleceğidir. O milletin geleceğini empoze ederek kontrol altına alırsanız o millet sizin kuklanız haline dönüşecektir.

Bu duruma 1940 yıllarının Amerikası’nın Türkiye MEB’nın Talim Terbiye Kurulu’na personel ataması ve kontrolü ele alması karşılığında Türkiye’nin isteklerine cevap vermesi emperyalist sistemlerin asıl hedeflerini ortaya koymaktadır.
Oktay Sinanoğlu verdiği bir demeçte “Bizlerin araştırma yapmamızı istemiyorlar çünkü düşünüp sorgulayabilirsek onların maşası olmaktan kurtulacağımızdan korkuyorlar” sözleri ile hatırlatma yapmak istiyorum.
Bizler bizim dışımızda geliştirilen yenilikler, ürünler, teknolojilerin kullanıcısı olma rolünden geliştiricisi olma rolüne evrilmediğimiz takdirde bu döngü hep aynı  şekilde devam edecektir.
Ekonomik ve ulusal koşullar bahane edilerek ekonomik gelir odaklımühendislik,mimarlık,hukuk,tıp gibi toplumsal önem taşıyan bölüm öğrencileri okullarını bırakarak batılı devletlerde garson,vale vepaketçilik gibi meslekler yaparak daha çok para kazanmalarıyla övünüyorlar. Bu durum ise ülkemizin kalifiyeli teknik ve yetişmiş bir gençlik elde etmesini zorlaştırarak geleceğe yönelik problemler ortaya çıkarmaktadır.
Bu teknoloji gelişimlerine bu şekilde eleştirisel bakış açısıyla yaklaşmamın sebebi ülkemizin ve halkımızın bu gelişimlerin kötü etkilerini benimseyerek geleceğini kararttığı gerçeğini gözlemlememden kaynaklıdır. Yoksa bu gelişimlerin hem insanlık hem ülkeler adına fırsatlar, kolaylıklar ve gelişim hızını arttırıcı etkileri vardır. Lakin bu bir bıçağı kullanmak gibidir. Bıçağı yemek yapmak için kullandığınızda sonuçta enfes bir yemek ortaya çıkacaktır.Aksi takdirde cinayet amacıyla kullanıldığında bir canlının hayatına sebep olacaktır.
Hayatına sebep olunan o canlının bir milletin geleceği olmaması dileğiyle, iyi haftalar dilerim…
Orhan Alperen Yıldız
Elektrik-Elektronik Mühendisi
Genç Girişimci
orhanalperenyildiz@hotmail.com